19 Ekim 2010 Salı

Behâî'den Bir Gazel

güzel kadın

Behâî'den Bir Gazel

Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün
«Dağıttın hâb-i nâz-i yârı, ey feryâd, neylersin?
Edüp fitneyle dünyâyı harâbâbâd neylersin?»

Ey (dudaklarımdan çıkan şu) feryat! Sevgilinin naz uykusunu dağıttın (ettiğin ah ve yalvarışla onu daldığı tatlı rüyâdan uyandırdın); bu yaptığın nedir? Onu uyandırıp da dünyayı o fettan gözlerin fitnesiyle bir harâbeye çevirip de ne kazanacaksın?

«Dil-i mecrûhuma rahmeyle, kalsın dâm-i zülfünde;
Şikeste-bâl olan mürgu edüp âzâd neylersin?»

Sevgilim, yaralı gönlüme acı da zülfünün tuzağında kalsın. Kırık kanatlı kuşu salıvermekten ne çıkar?

«Edersin gerçi her derde tabîbim bir devâ ammâ,
Cünûn-i ehl-i aşk olunca, mâder-zâd neylersin?»

Ey doktorum, gerçi her derde bir ilâç bulup onu iyileştirirsin; ama âşıkların çılgınlığı, anadan doğma olunca, ona ne yaparsın (nasıl iyileştirebilirsin)?
«Varup gîsû-yi yârı öyle birbirine kattın,
Yine bir fitne tahrîk eyledin ey bâd neylersin?»

Ey rüzgâr, gidip sevgilinin saçını öyle birbirine katıp dolaştırdın ki! Yine bir kargaşalık uyandırdın. Bu yaptığın nedir?

«Şehîd-i aşk-i tîğ-i yârdır sercümle-i âlem,
Urup şemşîre dest ey gamze-i cellâd neylersin?»

Herkes, sevgili(si)nin kılıcının aşk şehididir. Ey cana kıyan yan bakış! Bir de sen kılıca el atıp ne yapacaksın?

«Behâiveş değilsin, kâbil-i feyz-i safâ sen de;
Tekellüf bertaraf ey hâtır-i nâşâd neylersin?»

Ey tasalı gönül! Sen de Behâî gibi neşenin nimet ve saadetini anlayacak kâbiliyette değilsin. Samimi olarak konuşalım, söyle, bu hâlin ne olacak?




Artikel Terkait:

0 yorum:

Yorum Gönder

Küfür ve Hakaret içeren yorumlar yazmayınız.
Aksi halde yorumunuz silinecektir.
Yorum yazarken Türkçemizi doğru kullanmaya özen gösteriniz.
Eğer "Yorumlama Biçimi"nde "Google Account,LiveJournal,Wordpress,TypePad,AIM,OpenID" seçeneklerinin ne olduğunu bilmiyorsanız
"Adı/Url" seçeneğini kullanınız.