Kahtanlı'nın (Kahtânî'nin) Ortaya Çıkması
Hazırlayan: Akhenaton
Buhârî ve Müslim'de, "İmâm", "Halîfe" ve "Kahtânî" tâbirleriyle âhir zamandaki bir kurtarıcıdan söz edilmektedir.[1] Buna göre Âhirzaman'da Kahtân kabilesinden bir adam çıkar ve insanlar ona dini lider olarak itaat ederler ve etrafında toplanırlar. Bu da işlerin tersine döndüğü zamanda olur. Bu yüzden İmam Buhârî, onunla ilgili haberi “zamanın değişmesi” bölümünde vermiştir.[2]İslâm kaynaklarında geçen "kurtarıcı" mefhumunda farklı isimler dikkatimizi çeker. En büyük özelliği, toplumu zulümden kurtarıp, adâleti tesis etmek olan bu şahsiyet, "Hz. İsa", "İmam", "Müceddid", "Hadis", "Halife", "Mehdî", "Süfyânî" ve "Kahtânî" gibi rolleri aynı, şahsiyetleri farklı olan isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Yalnız rivayetlerde geçtiği üzere Süfyânî, tahribatçı ve şer karakterli olarak görülmekte, onun dışındakiler, hayır ve fazileti yerleştirmek, kötülüğü ortadan kaldırmak makamında zikredilegelmiştir. Hatta Süfyanî'nin de Emevîler döneminde bir kurtarıcı rolünde çıkacağının beklendiğini görüyoruz. İnanışa göre Şiilerin mehdisi ile Emevîlerin Süfyanîsi ahir zamanda; çarpışacaklardır.[3] Hatta beklenen Süfyanî ile ilgili olarak Halid b. Yezid'in hadis uydurduğu ve kendisine işaretler çıkardığı belirtilmektedir.[4][5]
Müslim'de de Kahtânî (Kahtânlı) denilen zâttan bahsedilmekte, âhir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan "halife"den haber verilmektedir.[6]
Müslim'de geçen bir hadiste ise ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan "halife”den bahsedilmektedir.[7] Bazıları, Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemindeki bolluğa bakarak bu hadisi ona tevil etmişlerdir. Ancak "ümmetimin âhirinde" tabiri bu bolluğun ümmetin sonunda da olacağını göstermektedir. Bu hadislerin adı ne olursa olsun ahir zamandaki ıslahatçılardan bahsettiğinde şüphe yoktur. Bunun dışında Mehdi ile ilgili hadisler ise Ebu Davud, Tirmizî, İbn Mace ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i gibi hadis kaynaklarında geçmektedir. Mehdi meselesine çok ehemmiyet verdiği anlaşılan Ebu Davud, Sünen'inde bu konuya ayrı bir kitap tahsis etmiştir.[8][5]
Kelime manası itibariyle, "yokluktan", "yokluk diyarından" anlamlarına da gelebilen "Kahtânî" kelimesinin -yukarıdaki rivayetlerden de anlaşıldığı üzere- Hz. Mehdi'nin zuhûrundan sonra dünyada görülecek bolluk ve bereketi ifâde eden bir kelime olacağı ihtimâli olabilir.[9]
Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda bir "yokluk"tan bir "varlık" dönemine geçiş söz konusunu olduğundan, Hz. Mehdi için "yokluk döneminden, varlık dönemine" anlamını da yüklenebilecek "Kahtalânî" ismi de verilmiş olabilir. En iyisini Allah bilir...[9][1]
Kahtân Kabilesi (Arab-ı Âribe)
İslam’dan önce Araplar, Güneyli-Kuzeyli veya Adnani-Kahtani olmak üzere iki gruba ayrılmış olarak karşımıza çıkmaktadır.[10] Bu yüzden Ensâb âlimleri, Arapları "Adnânîler" (Arab-ı Mustaribe) ve "Kahtânîler" (Arab-ı Âribe) olmak üzere iki kola ayırırlar. "Yemenliler" de denilen Kahtânîler'in ceddi, Kahtân'dır. Bütün İslâm kaynakları ve Tevrat, Kahtân'ın Hz. Nuh'un oğlu Sâm'ın soyundan geldiği konusunda birleşmekte, ancak hayatı hakkında hemen hiç bilgi vermemektedir. Ensâb âlimlerinin bir kısmı, onun Tevrat'ta geçen "Yaktan" olduğunu kabul edip bazı isimlerin Arapça söyleniş şekliyle oradaki şeceresini "Nûh oğlu Sâm oğlu Erfahşez oğlu Şâleh oğlu Âbir oğlu Kahtân" şeklinde vermektedirler.Farklı şecerelerin yer aldığı rivâyetler arasında en dikkat çekeni, Kahtân'ın babası Âbir'i Hz. Hûd'la birleştirendir. İbn Hazm, bu iddiayı reddeder ve Kurân âyetlerine dayanarak Hz. Hûd'un Âd'in kardeşi olduğunu ve bu kavmin tamamen ortadan kaldırıldığını söyler. Ayrıca nesebine dair Tevrat kaynaklı bilgileri de şüpheyle karşılayarak sadece kendisinin Sam b. Nuh soyundan geldiğini belirtmekle yetinir. Bazı ensâb âlimleri ise Kahtân'ın Hz. İsmail'in soyuna mensup olduğunu gösteren bir şecere düzenlemiş ve bir kısım Yemenliler de bunu doğrulamıştır. İbn Hazm, Kahtân'ın Hz. İsmail'in soyundan geldiğine dair rivayetleri de kesinlikle yanlış kabul etmektedir.[11]
İbn Hacer’in de tercih ettiği görüşe göre ise İbn-i Hazm'ın görüşüne katılmayarak, Kahtan kabilesi, Hz. İsmail’in soyundan geldiği belirtilmiştir.[27][9].Hz. İsmail'in Kahtanoğulları neslinden olan Cürhümlülerden kız alıp, bütün evladı, ana tarafından Kahtan neslinden olduğu için kimi tarihçiler, "Bütün Araplar, Kahtan neslindendir." demişlerdir. Aslında Arab-ı Baide denilen birinci kısım Araplardan başka bütün Arap kabileleri iki kısım olup, birinci kısım Kahtan'ın, ikinci kısım ise Hz. İsmail'in neslindendir. Kahtan'ın neslinden Seba, Himyer, Evs ve Hazreç kabileleri gelmiştir.[12]
Kurân-ı Kerîm'de Hz. İbrahim'in bütün Araplar'ın atası olarak zikredilmesini ve Hz. Peygamber'in bütün Araplar'ın Hz. İsmail'in çocukları olduğu'nu söylemesini dikkate alan Cevâd Ali ise, bu rivâyetin doğruluğuna inanmaktadır. 200 yıl kadar yaşadığı ileri sürülen Kahtân'ın bir iddiaya göre aralarında Yağrub, Yeşcüb, Lüey, Tasm, Cedîs. Cürhüm, Yemen, Uman ve Hadramût'un da bulunduğu 31 oğlu olmuştur.
Kahtân'dan sonra Arapça konuşan ilk kişi diye tanınan oğlu Yağrub, Yemen'de hüküm sürdü ve kardeşlerini çeşitli yerlerde görevlendirdi. Yeşcüb'ün oğlu Sebe'nin (Abdüşems) Lahm, Cüzam. Âmile, Gassân, Himyer, Ezd, Mezhic, Kinâne, Eş'ar ve Enmâr adında on oğlu oldu; bunların ilk dördü, Suriye'ye (Şam); diğerleri, Yemen'e yerleşti.
Bazı tarihçiler ve ensâb âlimleri, Kahtânî kabileleri iki ana kola ayırır ve bunları Sebe'nin Himyer ve Kehlân adındaki iki oğlundan getirirler. Kehlân'ın soyundan gelenler, esas itibariyle göçebe bir hayat yaşadıkları halde Himyer'in soyundan gelenler, İslâmiyet'ten önce Güney Arabistan'ın en güçlü krallıklarından biri olan Himyerîler'i kurmuşlar ve yerleşik bir hayat sürmüşlerdir.[11]
Kahtânî, Cehcâh, Heysem ve Mak'ad
Hz. İsa ve Hz. Mehdi'den sonra, şu dört kişini ortaya çıkması, kıyâmet alâmetlerindendir: Kahtânî, Cehcâh, Heysem ve Mak'ad... Ebuş-Şeyh, Ebû Hureyre'den naklediyor:«Hz. İsa inecek, Deccâl'i öldürecek, kırk yıl kalıp Allah'ın kitabı ve benim sünnetimle amel edecek, sonra ölecek. Halk, Hz. İsa'nın tavsiyesiyle Ben-i Temîm'den Mak'ad adlı bir adama tâbî olacakla. Mak'ad öldükten üç yıl sonra, bazı insanların göğüslerinden Kurân-ı Kerîm, kaldırılacak.»
Taberânî, Ulyâ Essülemî'den naklediyor:
«Mevâlî'den Cehcâh adında bir adam zuhûr edip insanların başına geçinceye kadar kıyâmet kopmaz.»
Şeyheyn, Ebû Hureyre'den naklediyor:
«Kahtân'dan bir adam zuhûr edip insanları âsâsıyla sevk etmedikçe kıyâmet kopmaz.»
İbn-i Asâkîr ve diğer bazı muhaddislerin naklettiklerine göre, Kays b. Câbir, demiştir ki:
«Peygamber, şöyle buyurdu: Benden sonra Halîfe'ler gelecek. Halîfe'lerden sonra Emir'ler gelecek. Emirlerden sonra zorlu Melik'ler gelecek. Sonra ehl-i beytimden yeryüzünü zulüm yerine adâleti dolduracak bir adam çıkacak. Sonra, Kahtânî'nin iş başına getirilmesi emredilecek. Beni gerçekle gönderen Allah'a kasem ederim ki, O, ondan aşağı değildir.»
Süleyman b. İsâ'dan naklediliyor:
«Haber aldığıma göre Mehdî, Beyt-i Makdis'te 14 sene hükmettikten sonra vefât edecek. Sonra Tubbe halkından Mansûr (Kahtânî) adında bir adam gelecek. 21 sene hükmettikten sonra öldürülecek. Ondan sonra Haysem iş başına gelecek ve 3 yıl 4 ay 10 gün hüküm sürecek.»
Ertâde'den naklediliyor:
«Haber aldığıma göre Mehdî, 40 yıl yaşadıktan sonra atı üzerinde ölecek. Sonra Kahtân'dan kulakları delik, Mehdî'nin yolunu takip edecek bir adam çıkacak. O da 20 yıl hüküm sürdükten sonra silahla öldürülecek. Sonra Peygamberimizin ehl-i beytinden gidişâtı güzel bir Mehdî zuhûr edecek. Kayser şehrini ele geçirecek. İşte o, Ümmet-i Muhammed'in son emîridir. Ondan sonra Deccâl çıkacak.»
Görüldüğü gibi bu hâdislerin çoğu, birbirine aykırı anlamlar taşımaktadır. Fâkih İbn-i Hacer, der ki:
«Beklenen ve Hz. İsâ ile Deccâl'in zamanında zuhûr edeceği bildirilen Mehdî hakkında vârid olan (mutlak olan) doğrudur. Ondan sonra gelecek Mehdîler hakkında hiçbir şey sahih değildir. Çünkü ondan sonra gelecek Mehdîlerden murâd, emîrlerdir. Onlar da sâlih kişiler olacak, fakat Mehdi'nin ayarında olmayacaktır.
Benim düşünceme göre, Büyük Mehdî, Rum illerini (ülkelerini) ele geçirecek olandır ki, onun zamanında Deccâl çıkacak, Hz. İsa gökten inecek arkasında namaz kılacak. Halifelik, onun ve ondan sonra gelen Kureyşlilerin olacak. Hz. İsa, Kureyşlilerin elinden hakimiyeti almayacak. O, meşveret makamında oturup onlara yol gösterecek. Sonra ehl-i beytten Mehdî'nin izini takip edecek biri çıkacak.
Kahtânî, Mehdî'nin zamanında bulunacak. O'nun Rum illerini fethetmesi demek, Mehdî'nin emrinde olarak askerin başında bulunarak Rum illerini fethedecektir demektir.
Hz. İsa'dan sonra Mak'ad adlı bir Kureyşliye tâbi olacak. O ölünce, yerini onun kadar güzel olmayan bir idâreci olmayan bir Kureyşli alacak. Sonra Mahzûmî (Cehcâh) iş başına geçecek. Fakat halkı birleştireceğine aralarında tefrikâ meydana getirecek. Ona karşı Kahtânî çıkacak ve Mehdî'nin yolundan yürüyecek ve Mansûr ismiyle lakaplanacak.
"Tubbe'den bir adam" ve "Yemen'den bir adam..." sözlerinden murâd edilen budur. " Sonra dünyanın seyri değişecek. Mevâlîler, hakimiyeti ele geçirecekler. İyilik yerine kötülük hüküm sürecek. Bu hal, mağribden (batıdan) güneş doğana kadar böyle devam edecek... Vallâhu âlem (En iyisini Allah bilir)» [13]
Kahtanlı'nın Ortaya Çıkması ve Konu Hakkındaki Bazı Tartışmalar
İmam Ahmed, Buhârî ve Müslim, Ebu Hureyre'nin Resûlullah'tan şöyle dediğini rivâyet etmiştir:«Kahtan kabilesinden bir kişi çıkıp da insanları âsası ile sevk ve idâre etmedikçe, kıyâmet kopmaz.» [14]
Sahiheyn'de gelen bir diğer rivayette de;
«Kahtan'dan, insanları değneğiyle idare eden bir adam çıkmadıkça kıyamet kopmaz.» [15]
buyrulmuştur. Hadislerde geçen Kahtânî'nin kim olduğu ya da olacağı konusunda detaylı bir bilgi yoktur. Himyer, Kinde, Hemedan ve diğerleri; Yemen ahalisinin hemen, hemen hepsinin soyu Kahtan'a ulaşır.[9]
Kurtubî diyor ki: «İnsanları âsası ile sevk ve idare etmesi sözünün anlamı, insanları doğru yola sevk etmesi, kendine bağlamasıdır. Yoksa bu bildiğimiz sopa olan âsa değildir. Bununla onları istilâ edip, kendisine itaat ettirmekten kinâye edilmiştir. Hadiste onun insanlara karşı sert ve katı olduğu anlatılmaktadır.» [16]
Nablûsî'ye göre, onun insanları âsasıyla idare etmesi, ona itaat etmeleri anlamında kinayeli anlatımdır. Ancak Kurtubî'nin işaret ettiği onun sert ve katı olduğu, bu herkese karşı değil; sadece haddi aşan günâhkârlara karşıdır. Oysa o, dürüst bir kişidir ve adâletle hükmeder.[2]
İbn Hacer, Nuaym b. Hammad'dan naklettiğine göre o, Abdullah b. Amr'ın halifeleri saydığında “.......Bir de Kahtanlı adam” dediğini kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir. Yine iyi bir senedle İbn Abbas'ın: “......ve Kahtanlı bir Adam, hepsi salih kimselerdir” dediğini nakletmiştir.[17][2]
Abdullah b. Amr b. As'ın "Kahtanlı bir adamın halife olacağı sözü"nü duyan Muaviye, çok kızdı. Ayağa kalkarak önce Allah'a hamd ve senâda bulundu. Sonra şöyle dedi:
«Bana ulaştığına göre sizden birileri, Kurân'da olmayan ve Resûlullah'tan nakledilmeyen sözleri size söylüyorlar. Emin olun bu kimseler, sizin câhillerinizdir. Siz, sahibini sapıttıran tahmîni şeylerden sakının. Ben, Resûlullah'ın şöyle dediğini işittim: “Bu halifelik işi, Kureyş'te kalacaktır. Onlar, dini emirleri yerine getirdiği sürece; hiç kimse, onlara düşmanlık edemez. Aksi halde Allah, onları yüzüstü süründürür'.» [18][2]
Bu hadiste Muaviye Kahtanlı'nın çıkmasını inkâr etmemekle birlikte halifeliğin Kureyş'ten başkasına geçmesinin mümkün olacağını zanneden kişiye karşı çıkmıştır. Çünkü Muaviye hadisinde: “Onlar dini emirleri yerine getirdiği sürece” sözü geçmektedir. Eğer bunun tersi olursa, o zaman halifelik onların elinden çıkar. Nitekim bu da olmuştur. İnsanlar, Kureyş dini emirleri yerine getirmede zayıf kalıncaya kadar onlara itaat etmiştir. Onlar, bunda başarısız olunca; halifelik, başkalarına geçmiştir.[19][2]
Bazı alimler, Kahtânî hadisinden, hilafetin Kureyş dışında birine geçmesinin caiz olduğu hükmünü de çıkarmıştır. Ancak İbnu'l-Arabî: "Bu, ahirzamanda çıkacak şerleri zikretmek suretiyle inzarda bulunma gayesini güder..." diyerek öyle bir hüküm çıkarılmayacağını belirtmiştir.
Bazı alimler bu Kahtânî'nin bir diğer hadiste zikri geçen cahcah olabileceğini, zira "cahcah", bağıran manasına geldiği için, bunun, sopaya muvafık bir sıfat olduğunu söylemiştir. İbnu Hacer bu ihtimali, bazı karinelerin reddettiğini belirtir. Bu karineler şunlardır:
- Kahtânî'nin, mutlak bir şekilde Kahtan'dan olacağı ifade edilmiştir. Bu duruma göre hür bir kimsedir.
- Cahcah'ın ise mevâliden olacağı kaydı vardır. Ayrıca Mehdi'den sonra onun sireti üzere olacağı belirtilmiştir.
- İbnu Hacer'in kaydettiği delillerden birine göre, bir rivayette, Habeşlilerin Ka'be'yi kıyamete yakın yıkacakları, bunlar üzerine Kahtânî'nin yürüyüp onları helak edeceği belirtilmiştir.
- İbnu Hacer bir diğer karine olarak, bu hadisi Müslim'in kitabına alış tarzını gösterir ve "Müslim, Kahtânî hadisini, "iki ince bacaklı (zü'ssiveykateyn) Habeşlinin Ka'be'yi yıkacağını" haber veren hadisin ardından kaydetmiştir. Muhtemeldir ki, Müslim bununla Kahtânî'nin Habeşlilerin tahribini tamir etmek üzere ortaya çıkan müsbet bir kişi olduğuna işaret etmek istemiştir." der.[20]
Nablûsi'ye göre hadiste geçen Kahtanlı; Kurtûbî, “Kahtanlı kendisine Cehcâh denilen adamdır.” dese de Cehcâh değildir.[21] Kahtanlı, hürdür ve soyu Kahtan'a dayanmaktadır ki o da Yemen Araplarından Himyer, Kinde, Hamdan ve diğer kabilelerin atası sayılır.[22] Cehcâh ise azad edilmiş birisidir.[2]
İmam Ahmed'in Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadis de bunu desteklemektedir:
«Cehcâh isimli azatlı (hür) bir adam, emir olmadıkça; günler ve geceler geçmez (yani kıyamet kopmaz).» [23][2]
Kahtanlı'nın Zalim Biri Olup Olmadığı Hakkındaki Tartışmalar
Kahtan'dan çıkacak olan bu şahsın mahiyeti ihtilaflıdır: Adil biri mi, zalim biri mi, belli değildir. İsmi de zikredilmemiştir. Hadisin verdiği zahirî manaya göre Kahtânî, zalim bir kimsedir. İnsanları koyun sürüsü gibi sopayla sevk ve idare edecektir. Bazı alimler de bu kimsenin Mehdi'yi müteakip gelerek onun yolunda devam edecek müspet, adil bir kimse olduğunu ileri sürmüştür. Bazıları zalim mütegallibe olma ihtimalini, öbürüne nazaran daha kavi bulmuştur. Kurtubî: " 'Değnekle sevk etme' tabiri, Kahtânî'nin halka zorla galebe çalmasından ve halkın da ona boyun eğmesinden kinayedir." der ve devamla: "Belki hadiste sopanın kendisi murad değildir, ama onun halka sert ve merhametsiz davranacağına bir işarettir." demiştir.[20]Kahtânlı'nın ve Diğer Ahirzaman Şahıslarının Birer Şahs-ı Mânevî Olup Olmadığı İle İlgili Tartışmalar
Hatun Yahya'ya göre;Günümüzde bazı kişiler, ahir zamanda gönderilecekleri Peygamber Efendimiz tarafından bildirilmiş olan Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin, fert olarak değil de şahsı manevi olarak ortaya çıkacaklarını iddia etmekte ve böylelikle büyük bir yanılgıya düşmektedirler. Oysa ki Peygamber Efendimiz'in hadislerinden ve İslam alimlerinin izahlarından ahir zaman şahıslarının birer kişi olarak gelecekleri çok açık olarak anlaşılmaktadır.[24]
Ahir zaman şahıslarından Süfyan Deccal ve Mesih Deccal birer şahıs olarak gelecekler, etraflarında fiiliyat şekilleri ve inanç sistemlerinden oluşan bir şahsı manevi oluşacaktır. Benzer şekilde Hz. İsa ve Hz. Mehdi de birer şahıs olarak gelecekler, etraflarında kendileri ve cemaatlerinin oluşturduğu bir şahsı manevi oluşacaktır. Ayrıca hadis-i şeriflerde, bu kişilerden başka, bu devre ait başka isimler de geçmektedir. Örneğin Hz. Hızır'dan, Kahtânî'den ve Hz. Mehdi'nin genç yardımcısından bahsedilmekte; Temimi soyundan olan bu kişinin, sarışın ve sakalının az olacağına kadar ayrıntı verilmektedir.[25]
Elbette ki rengine ve sakalına kadar tarif edilen bir kişi şahsı manevi şeklinde düşünülemez. Aynı şekilde Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin de fiziki özellikleri (saç rengi, boyu, alın ve kaş yapısı, sakalı, cüssesi vb.) ayrıntısıyla tarif edilmiştir. Haklarında bu kadar fazla tarif bildirilen kişilerin, fert olarak değil, şahsı manevi olarak geleceklerini iddia etmeye kalkışmak büyük bir hata olacaktır. Hadislerde isimleri zikredilen tüm bu kişiler, bizzat gelecekler ve kendileri ve cemaatlerinden oluşan şahsı maneviyle birlikte kaderlerinde belirlenmiş görevlerini -Allah'ın izniyle- tam olarak yapacaklardır. [24]
Konuyla İlgili Diğer Hadisler
«Benden sonra, başınıza halkı adaletle yönetecek olan halifeler (Yani, halkı Allah ve Resulü adına yönetenler) gelecektir. Halifelerden sonra Emirler yer alacaktır. Emirlerden sonra melikler gelecektir. Meliklerden sonra ise zalimler gelecek ve halka şiddetli zulüm yapacaklardır. Bundan sonra ehli beytimden bir kişi çıkacak ve yeryüzünün daha önce zulümle dolduğu gibi, bu defa onu adaletle dolduracak. Daha sonra Kahtanlı birisi, idareyi ele alacak ve daha önceki benim soyumdan olan adil hükümdar gibi yeryüzünü, Allah'a kasem (yemin )ederim ki, ondan az olmak kaydiyla adaletle idare edecektir.» [26]Kaynaklar
[1] www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=1407[2] Abdulgânî Nablûsî, "Kıyâmet Alametleri", Mısır, www.islamhouse.com/document.php?f=data/tk/ih_books/single/tk_Signs_of_the_Hour.doc
[3] Sa'd Muhammed Hasan, "el-Mehdiyyetu fi'l-İslâm Münzü Akdemi'l-üsuri Hatta'l-Yevm", s. 176-7, Kahire, 1953/1373.
[4] Sa'd Muhammed Hasan, a.g.e., s. 177-179.
[5] Yrd. Doç. Zeki Sarıtoprak, "Ehl-i Sünnet İnancına Göre MEHDİLİK MESELESİ -1", Yeni Ümit Dini İlimler ve Kültür Dergisi, www.yeniumit.com.tr/konular.php?sayi_id=36&konu_id=1086&yumit=bolum2
[6] Müslim, Fiten 67-9.
[7] Müslim, Fiten, 67-9.
[8] Bk. 4/86, 30 no'lu kitap D. el-Fikr, Thk: Sıdkı Cemil el-Attar
[9] www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=1407
[10] Yrd.Doç.Dr. Sıddık Ünalan (Fırat Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi), "RİSALET ÖNCESİNDE ARAP YARIMADASINDAKİ DİNLER VE BİR PEYGAMBER BEKLENTİSİ", F.Ü.İlahiyat Fakültesi Dergisi 6 (2001), s.87-102.
[11] www.tarihtoplulugu.com/forums/j-k/6411-kahtan.html
[12] www.turkcebilgi.com/araplar/ansiklopedi
[13] Muhammed B. Resûl Al-Hüseynî, "Kıyâmet Alametleri", Aralık 2000, s.258-260.
[14] Müsned (18/103 Hadis no: 9395-Ahmed Şakir Şerhi). Buharî, Fiten (13/76-Fethu'l-Bâri). Müslim, Fiten (18/36-Nevevî Şerhi)
[15] Buharî, Fiten 23, Menakıb 7; Müslim, Fiten 60, (2910)
[16] Kurtûbî, “et-Tezkire fî Ahvali'l-Mevtâ ve Umûri'l-Âhire”, s. 635.
[17] İbn Hacer el-Askalânî, “Fethu'l-Bâri” (Sahih-i Buhari Şerhi), c.6, s.535.
[18] Buharî, Menâkıb (6/532, 533- Fethu'l-Bâri)
[19] Bknz. İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., c.13, s.115.
[20] zamanbitiyor.blogcu.com/kiyametin-baska-alametleri/2941485
[21] Kurtubî, a.g.e., s.636.
[22] Bknz. İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., c.6, s.545 - c.13, s.78.
[23] Müsned (16/156 Hadis no: 8346) Ahmed Şakir, şerhinde şöyle demiştir: “İsnadı sahihtir. Hadis Müslim'de (18/36) “azadlı” kelimesi olmadan geçmektedir.”
[24] www.harunyahya.org/guncel/ilmi_mercek_arastirma_041213.htm
[25] El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26, 51
[26] Suyûtî, "Camiu’s-Sağir ve Tercümesi", Aydın Yayınevi, c.1, s.270.
[27] Bknz. İbn Hacer el-Askalânî, a.g.e., c.7, s.537-538.
Artikel Terkait:
0 yorum:
Yorum Gönder
Küfür ve Hakaret içeren yorumlar yazmayınız.
Aksi halde yorumunuz silinecektir.
Yorum yazarken Türkçemizi doğru kullanmaya özen gösteriniz.
Eğer "Yorumlama Biçimi"nde "Google Account,LiveJournal,Wordpress,TypePad,AIM,OpenID" seçeneklerinin ne olduğunu bilmiyorsanız
"Adı/Url" seçeneğini kullanınız.