8 Kasım 2010 Pazartesi

Sokağa çıkınca ödüm kopuyor

Kurtlar Vadisi Pusu’nun Zaza’sı Ali Sürmeli, New York’ta Beş Minare’deki rolünü anlattı.

Kurtlar Vadisi'nin Zaza'sı Ali Sürmeli, bu hafta vizyona giren New York'ta Beş Minare filminde bir cami hocasını canlandırıyor. Usta oyuncu “Yolda görenler hoca sanıp bir şey sorarlar diye ödüm kopuyor” diyor. İşte Zaman'da yayınlanan röportajdan bazı bölümler...

'Takiye' filminde de bir cami hocasını canlandırmıştınız. New York'ta Beş Minare filminden bu rol gelince 'Galiba bu işten kurtulamayacağım.' mı dediniz?
Benim oynadığım ilk hoca rolü New York'ta Beş Minare'de oldu. Çünkü bu film sekiz yıllık bir hikaye. Geçen yıl eylül ayında çekmiştik bu sahneyi. Mahsun 'Sen oynayacaksın.' deyince, Asos'a kapandım ve beş ay sonra sakallar olunca geldim. Bir günlük çekim, ama beş ay sürdü hazırlığı. (Gülüşmeler) Ne olur ne olmaz diye kaza korkusundan bir hafta sakalla bekledim. O hafta da, kim nereden duymuşsa, 'Hoca rolü için sakallı biri lazım Takiye filmi için.' dedi. Öyle bir para söyledim ki 'Aa o kadar etmezsin.' desinler de yırtayım ama 'Tamam.' dediler.

Sakalda bereket var yani!
Hakikaten varmış. O sakalla bir ay Almanya'ya gidip geldim. Daha o bitmeden Kurtlar Vadisi'nden aradılar. Gittim 'Hoca rolündeyim, sakallıyım.' dedim. Olur mu olmaz mı derken, 'Olur.' dediler ve Zaza rolüne sakallı başladık. Gene sakallıyım çok şükür de, o kadar uzun değil.

PARANOYAYA GÖNDERME

'Bu sakal bana yakışıyor' deyip de kesmemeyi düşündünüz mü?
Aslında iyi gitmiyor.

Niye?
Sokakta saygınlık kazandırıyor ama ben imam, hoca değilim, hacca gitmemişim. Yolda 'Selamün aleyküm hocaefendi.' diyorlar. 'Aleyküm selam.' diyorum ama 'Kusura bakmayın.' deyip kaçıyorum. Kalkıp bir şey sorarlar filan. (Gülüşmeler) Bir de oğlumla gezerken 'Torununuz mu?' diyorlar. Almanya'ya her gittiğimde polis bir on dakika uzun uzun bakıyor bana. Almanca 'Oyuncuyum.' demeyi öğrendim de kurtuldum.

New York'ta Beş Minare, 11 Eylül'den sonra ABD'de üretilen böyle bir paranoyaya gönderme içermiyor mu?
Evet. Bu efekti ABD'liler oluşturdu. Ellerinde üç silah var: Silah, sinema, ilaç. Çok şükür bizim elimizde de sinemamız var. İlaçlarımız da var.

Karı-koca ilaçları mı? (Gülüşmeler)
Sonra oraya dönerler, özünü bulur, onlar da ilacı bitkiden yapıyorlar. Film; müzik, görüntü, ses ve sözden oluşur ama esasında yapılma niyetini de belli eden bir şeydir ve onun için silaha dönüşür. Çok şükür ki Mahsun Kırmızıgül bu aracın iyi bir ustası olma yolunda.

İNSANIN ÖZÜNDE VAR OLAN SEVGİ

Hollywood ABD propagandası yapıyor. Orada çekilen bir Türk filminin ABD'yi eleştirmesi bu açıdan çok manidar değil mi?
Evet. Yapan adam Türkiyeli, Müslüman ve filmde de bunu anlatıyor. Neresine hayır diyebilirsin ki? Esas şefkate ihtiyacı olanlar onlar. Çünkü bir savaş makinesine dönüşmüşler. İnsanın özünde var olan sevgiyi gösterdiğimizde 'Sanırım yeni çağ bu. Kötülükle bir yere varılmıyor' diyecekler. "One minute" cümlesiyle sınırlarımızın ötesinde kalpler fethetmiş bir zamanda yaşarken NATO diyor ki: 'Senin ülkene bir Müslüman ülkeye karşı füze kuracağım.' Komşularımızla sıfır problemliyiz. Ekonomimizin geliştiği, Avrasya, Kafkaslar, Ortadoğu'da dizilerimizin seyredildiği bir dönemde böyle bir füzeyi getirirsen güvenilirliğimiz sorgulanır.

Filmde zikir de yaptıran bir hocayı canlandırıyorsunuz. Kafalardaki zikir algısı nedeniyle bazılarını kızdırır mı bu görkemli sahneler?
Filmde kendimizce olabilecek, tolere edilebilecek ölçüde İslam'ın anlayış biçimleri üzerine bir yelpaze gösterdik. 23 yıllık peygamberliğinde sadece iki ay savaşan bir peygamberden söz ettik. Öyle zannediyorum ki, niyetimizin iyi olduğunu, şiddetin tasvip edilmediğini anlatıyoruz. Referandum sonrasında Başbakanımız "Yüzde 58'in neye evet dediğini anlıyorum, merak ettiğim yüzde 42'nin neden hayır dediği. Bunu anlamak için hareket ediyoruz." demişti. İnsanlar neden zikir sahnelerine, Müslümanlara bu kadar tepkili? Kabahat onlarda değil, bence gene Müslümanlarda. Gönül kapısı kapalı insana ulaşamıyorlar. Kapısına gidip, 'Beni neden sevmiyorsun, bana söyle.' denmesi lazım. Madem kötüler kamuoyu oluşturabiliyor, başka âlemler olduğuna inanan, elinde kutsal kitap taşıyan bir insan daha kolay oluşturur. Sen anlatamıyorsan kim anlatacak?
(H. Salih Zengin – Zaman)


Artikel Terkait:

0 yorum:

Yorum Gönder

Küfür ve Hakaret içeren yorumlar yazmayınız.
Aksi halde yorumunuz silinecektir.
Yorum yazarken Türkçemizi doğru kullanmaya özen gösteriniz.
Eğer "Yorumlama Biçimi"nde "Google Account,LiveJournal,Wordpress,TypePad,AIM,OpenID" seçeneklerinin ne olduğunu bilmiyorsanız
"Adı/Url" seçeneğini kullanınız.